12 Nisan 2014 Cumartesi

Parçada Anlam (BAHRİ TOPRAK ÖREN)

Paragraf, bir düşünceyi tam olarak anlatabilmek için bir araya getirilen cümleler topluluğudur.

Paragrafın bütün cümleleri aynı konuyu işler ve aynı düşünceyi açıklar ya da destekler.
Tek bir düşünce etrafında oluştuğundan kendi içinde bir bütünlük gösterir; kendinden önceki ya da sonraki paragraflara bir bağlılık göstermez.




PARAGRAFIN KONUSU

Paragrafta hakkında söz söylenen düşünce, olay ya da durumlar konuyu verir. Konuyu bulmak için "Parçada neden söz ediliyor?" diye sorabiliriz. Yani üzerinde durulan neyse konu da odur. Bununla ilgili sorular değişik soru kökleriyle karşımıza çıkar.

"Aydın karşılaştığı her meseleyi yeniden irdeleyen insandır. Fikirler, üzerinde düşünülmeyince basmakalıp hâle gelir; bir nevi batıl inanç şekline girer. Aydın, başkalarından önce kendine karşı hür olan insandır. Onun için hakikat, en üstün kıymettir."

Parça neyi anlatıyor? sorusunu bu parçaya yönelttiğimizde alacağımız cevap: "Aydın"ı anlatıyor olacaktır. Peki "Aydın"ın neyini anlatıyor? dediğimizde "Özelliklerini..." cevabını veriyoruz. Öyleyse bu parçanın konusu "aydının özellikleri"dir.

Bazen konu soruları şiir şeklinde de karşımıza çıkabilir.

Tema : Şiire hâkim olan duygu veya şiirde bahsedilen konuya tema denir.

"Burda güneş

Orda yağmur

Güneşte de güzel dünya

Yağmurda da

Şükürler olsun tanrım

Şükürler olsun sana

Verdiğin hayat pırıl pırıl"

Şimdi bu şiirin temasını bulalım.

Şair güneşi ve yağmuru anlattıktan sonra ikisinin de güzel olduğunu söylüyor. Sonra bunların güzelliğini genelleyerek yaşamın pırıl pırıl, yani güzel olduğuna değiniyor.

Memnun olduğu bu güzel yaşamı bahşettiğinden dolayı da Allah'a şükrediyor. Şair yaşamı güzel bulduğuna ve şiirde bunu anlattığına göre şiirin teması "yaşama sevinci" dir diyebiliriz.





PARAGRAFIN ANA DÜŞÜNCESİ

Ana düşünce, parçada yazarın okuyucuya vermek istediği mesajdır. Buna yazarın paragrafı yazma amacı da diyebiliriz.

Her paragrafın belli bir ana düşüncesi vardır. Bu düşünce bazen paragrafın herhangi bir yerinde bir cümle hâlinde verilir. Diğer cümleler bu düşünceyi açıklar ya da destekler. Bazen ise belli bir cümleyle verilmez, paragrafın bütününe sindirilir.

Paragrafın ana düşüncesini bulabilmek için kendimize "Yazar bu parçayı hangi amaçla yazdı?", "Bize ne demek istedi?" gibi soruları sorabiliriz.

"Oyun, çocukların ruhi eğitiminde önemli bir yer tutar ve gelişmelerini sağlar. Oyundan ve oyuncaklardan mahrum bazı çocukların, gelecekte asık yüzlü, somurtkan ve çekilmez kişiler oldukları görülmüştür. Oyunlar, aşırı olmadığı sürece, çocuklar için vazgeçilmez eğlence kaynaklarıdır."

Bu parçanın bütününde işlenen düşünce "Oyun ve oyuncağın, çocuğun ruhsal gelişimi için gerekli olduğu" fikridir.

Yazar bu ana düşünceyi zaten ilk cümlede "Oyun, çocukların ruhi eğitiminde önemli bir yer tutar. Ve gelişmelerini sağlar." Sözleriyle vermiştir. Daha sonraki cümlelerde ise bu düşüncesini açıklayıcı ve destekleyici yargıları vermiştir.

Bazen ana düşünce şiirle de sorulabilir.

"İnsan vardır fark edilmez süsünden,

Kimi farksızdır koyun sürüsünden.

Her gördüğün şekle aman kapılma.

İnsan belli olmaz görüntüsünden."

Bu parçada insan ve hayvan karşılaştırılmış. İyi bir hayvanın dıştan bakılarak anlaşılabileceği, insanın tanınmasının ise zor olduğu dile getirilmiştir. Anlatılan "İnsanın ne düşündüğü, ne yapmak istediği, kısaca içyüzü belli değildir." sözleri ile özetleyebiliriz.



PARAGRAFIN YARDIMCI DÜŞÜNCELERİ

Her paragraf tek bir konu üzerinde durur ve bir ana düşünceyi işler.

Paragrafta bunun dışında, ana düşüncenin daha iyi açıklanmasını sağlayan, onu daha belirgin hâle getiren, işlediği konunun sınırlarını çizen düşünceler de vardır. Bu düşüncelere de paragrafın yardımcı düşünceleri denir. Bir paragrafta ana düşünce bir tane iken yardımcı düşünce sayısı birden fazla olabilir.

Yardımcı düşünceyle ilgili sorular çoğu zaman olumsuz biçimdedir.

Bir parça üzerinde yardımcı düşünceleri inceleyelim.

"İyi yazmak ya da güzel konuşmak, kültürlü her insanın edinmek istediği erdemlerin başında gelir. Bu erdemlere sahip olmanın yolu, okumak ve okuduğunu anlamaktan geçer. Okuma, kültürün temeli olduğu kadar bilginin de başlıca kaynağıdır."

Şimdi bu parçadan bazı yardımcı düşünceler belirleyelim.

Parçanın son cümlesindeki "Okuma, kültürün temeli olduğu kadar bilginin de başlıca kaynağıdır." cümlesinden "Okumakla bilgi hazinemizin genişlediğinden" ifadesi;

Parçadaki "...güzel konuşmak.... Bu erdemlere sahip olmanın yolu, okumak ve okuduğunu anlamaktan geçer." sözlerinden "İfade güzelliğinin okumakla elde edileceğinden" ifadesi;

Parçadaki "Okuma, kültürün temeli olduğu kadar bilginin de başlıca kaynağıdır." cümlesinden "Okumanın, bilgi kaynaklarının en önemlisi olduğundan" ifadesi çıkarılabilir.

Ancak böyle bir parçadan "Bilgili insanların toplumda saygı gördüğünden" yargısı çıkarılamaz. Çünkü parçada bundan hiç bahsedilmemiştir.



PARAGRAFIN YAPISI

Paragrafın; bir makalenin, denemenin ya da başka bir yazının küçültülmüş biçimidir.

Nasıl bu tür yazıların giriş, gelişme ve sonuç bölümleri varsa, bir paragrafın da bu tür bölümleri vardır. İşte paragrafın yapısıyla ilgili sorular böyle bir bölümlemeyi ortaya çıkarmak için sorulur.



Giriş bölümü
Genelde tek cümleden oluşan giriş bölümünde parçada anlatılacak konu verilir.
“Sanatçı, toplumun sorunlarına duyarlı olmalıdır.” cümlesi giriş cümlesi olabilir.
Giriş bölümü cümlesinde, sanki giriş cümlesinden önce bir cümle varmış anlamını verebilecek olan "bu yüzden, bundan dolayı, kaldı ki, yine de, ama, fakat, oysa, çünkü, bunun için, ise..." gibi bağlayıcı ifadeler yer almaz.
Örneğin;
"Demek ki bizden gizlediği bazı şeyler var."
"Ağaç sevgisi de bizim önemli değerlerimizden biridir.”
"Çünkü kitabın kıymetini okuyan bilir."
"Şimdi de ağaç üzerine bir şeyler söyleyelim."
Yukarıdaki cümlelerden hiçbiri, bir parçanın giriş, yani ilk cümlesi olamaz. Çünkü bu cümlelerin hepsinde kendilerinden önce başka cümlelerin de olduğunun işaretlerini veren bağlayıcı ifadeler bulunmaktadır. Bu ifadelerin altı çizilmiştir.
Gelişme bölümü
Giriş bölümünde verilen konunun her yönüyle ortaya konduğu bölümdür.
Düşüncenin açılması için anlatım yollarından yararlanılır.
Sonuç bölümü
Gelişme bölümünde anlatılan olay, düşünce ya da duyguların bir sonuca bağlandığı bölümdür. Paragraf tamamlama soruları bu bölümle ilgilidir. Şimdi paragraf tamamlamaya değinelim.
PARAGRAF TAMAMLAMA
Parçanın son cümlesi bir bitiş bildirir. Ya anlatılanlardan bir sonuç çıkarılır ya da bir olayın bitişini gösterir. Bu soruların çözümünde cümlelerin anlamca bağlılığı yanında yapısal olarak bağlanmalarına da dikkat edilmelidir.
"Kalemi elime aldığım zaman bir şey yazmadan kalıyorum diyorsanız, bilgi tokluğu ve duygu zenginliğine sahip olmak için bol bol okuyunuz. Küçük yaşlardan itibaren kitaplarla dost olunuz. Kitapların o geniş dünyasına kulaç açtığınız zaman kendinizi daha mutlu ve güvenli hissedeceksiniz. Okudukça yazmaya karşı ihtiyacınız artacak
ve ..."
Bu parçada yazmak ile okumak arasında bir ilişki kurulduğunu görüyoruz. Bunu, parçanın giriş cümlesindeki "Kalemi elime aldığım zaman bir şey yazmadan kalkıyorum diyorsanız,..." varsayımına karşılık olarak, yine parçadaki "...bol bol okuyunuz." ifadesinden anlıyoruz. Yani parçada, yazmak isteyene okumak tavsiye ediliyor. Parça "Okudukça yazmaya karşı ihtiyacınız artacak ve ..." şeklinde devam ettiğine göre parçayı tamamlayacak ifade "yazmak" ile ilgili bir ifade olmalıdır. Öyleyse bu paragrafı "elinizi kaleme uzatacaksınız." şeklinde bir ifadeyle tamamlayabiliriz.
PARAGRAF OLUŞTURMA
Bir paragraf oluşturabilecek cümleler dağınık olarak verilir ve öğrencinin bunlardan bir paragraf oluşturması istenebilir. Bu tip sorularda cümlelerin anlamca ve yapıca birbirine bağlanabilmesi aranmalıdır.
Burada dikkat edilecek noktalar şunlardır:
Öncelikle cümlelerin hepsi okunarak bu cümlelerin ne anlattığı belirlenmeye çalışılmalıdır.
Eğer bir olay anlatılıyorsa olayın gerçekleşme sırası belirlenmelidir. (Zaman akışı)
Eğer bir fikir işleniyorsa bu düşüncenin mantık sırası belirlenmelidir.
Aşağıdaki karışık cümlelerle bir paragraf oluşturalım.
    I. Çanakkale sırtlarını bombardıman ettiler
  II. Bir topçu bölüğünde yalnız Seyit ve Ali adlı iki topçu eri kaldı.
III. Oradan geçip İstanbul'u almaya çalışıyorlardı.
IV. 1915 yılında düşman gemileri Çanakkale Boğazı'na gelmişlerdir.
 V. Oradaki askerlerimizin çoğu şehit düştü.
Bu cümlelerin hepsini okuduğumuzda Çanakkale Savaşı ile ilgili bir olayın hikâye edildiğini görmekteyiz. Yapacağımız iş olayın gerçekleşme sürecini belirlemek.
"Önce boğaza gemilerin gelmesi anlatılmalı. (IV) Gemilerin geliş amacı verilmeli.
(III) Sonra bombalama anlatılmalı.(I) Bombalamadan sonra anlatılması gereken olay askerlerimizin şehit düşmesi olacaktır. (V) Yalnız şehit düşmeyen iki topçumuz vardır.
(I) " Olay mantıken böyle sıralanmalı. Çünkü eylemlerden birinin gerçekleşmesi diğerine bağlı.
Bu parçadan bir paragraf oluşturulduğunda sıralama "IV - III - I - V - I" şeklinde olmalıdır.
DÜŞÜNCENİN AKIŞINI BOZAN CÜMLE
Paragrafı oluşturan cümlelerin hepsi aynı düşünce etrafında örgülenir, aynı konuyu anlatır.
Bazen parçalarda bir konu anlatılırken farklı bir düşünce veya konunun farklı bir yönü bir cümle hâlinde araya girer. Düşüncenin akışını bozan cümlelerin sorulduğu sorularda bizden istenen işte bu farklı cümleyi bulmaktır.
Bu soruların çözümünde yapılacak iş; her bir cümlenin ne anlattığını, bir iki kelimeyle tespit etmektir. Sonra bu tespitlerimizi karşılaştırmaktır. Görülecektir ki bir cümle haricinde hepsi aynı konudan veya konunun aynı yönünden bahsediyor. Farklı şeylerden bahseden cümle düşüncenin akışını bozan cümledir.
"(1) Ne güzel de süzülüyor martılar gökyüzünde. (2) Hep onlar gibi özgür olmak istemişimdir. (3) Her şey gözlerinde küçücük .... (4) Altlarında mavi deniz, üstlerinde masmavi gökyüzü..."
Bize yukarıdaki parçadan hareketle: "Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?" şeklinde bir soru sorumuş olsunlar. Yapacağımız ilk iş cümlelerde ne anlatıldığını birer kelimeyle belirlemektir. Parçadaki 1., 3. ve 4. cümlelerde "martıların uçuşundan" bahsedilirken 2. cümlede yazarın "martılara öykünmesinden" bahsedilmektedir. Öyleyse farklı olan, yani düşüncenin akışını bozan cümle 2'dekidir.
PARAGRAFIN BÖLÜNMESİ
Düşüncenin akışıyla ilgili bir diğer soru tipi de, parçanın iki paragrafa bölünebilmesiyle ilgilidir. Bu tip parçalarda, parçanın bir bölümünde bir düşünce, ikinci bölümünde başka bir düşünce işlenir.
Yazar konuyu işlerken her bir paragrafta konunun farklı bir yönünü işler. Anlattığı bir şeyden farklı bir şeye geçiş yaptığında yeni bir paragrafa da geçmesi gerekir. Sınavlarda iki ayrı düşüncenin işlendiği bölümler bir paragraf olarak verilir ve bizden bu paragrafı bölmemiz istenir.
Bu tip sorularda yapılacak iş her bir cümlede anlatılanı bir iki kelimeyle belirlemektir. Daha sonra belirlenen bu ifadeler karşılaştırılmalıdır. Görülecektir ki bir kısım cümlelerde bir konudan bahsedilirken diğer cümlelerde ise başka bir konudan bahsediliyor. Yapılacak en son iş; yeni, farklı konuya geçilen ilk cümleyi veya konuyla ilgili bakış açısının değiştiği ilk cümleyi tespit etmektir.
"(I) Kitap okumak için yaz, daha uygun mevsimdir. (II) Havalar ısınmaya başlayınca, doğanın her köşesi bir okuma yeri olur. (III) İstediğiniz yeri seçebilirsiniz. (IV) Parkta, deniz kıyısında, bir ağaç altında gönlünüzce okuyabilirsiniz. (V) Okuma biçimi ve yöntemi kişiden kişiye değişir. (VI) Kimileri beş on kitabı birden okumayı sever. (VII) Kimileri de bir kitabı bitirmeden ötekine başlamaz."
Bize bu parçayla ilgili "Bu parça açıklanan düşünceler bakımından ikiye bölünürse ikinci parça hangi cümleyle başlar?" şeklinde bir soru yöneltilmiş olsun.
Parçadaki cümleleri tek tek incelediğimizde I., II., III. ve IV. cümlelerde "kitap okumanın zaman ve zemininden" bahsedilirken V,VI ve VII. cümlelerde "kitap okuma biçiminden" bahsediliyor. Demek ki bu parçada iki düşünce işlenmiş ve ikinci düşünceye geçilen cümle, yani bölündüğünde ikinci paragrafın ilk cümlesi olacak olan cümle V. cümledir.
ANLATIM TEKNİKLERİ
Paragrafın dört temel anlatım tekniği vardır. Bunları sırası ile görelim.
Açıklayıcı Anlatım
Bilgi vermek amacı ile oluşturulan yazılarda kullanılan anlatım tekniğidir.
Bu tür yazılarda amaç okuyucuyu bilgilendirmek, ona bir şeyler öğretmek olduğundan sade ve anlaşılır bir dil kullanılır.
"Yakup Kadri Karaosmanoğlu edebiyatımızın önde gelen sanatçılarından biridir. Roman, hikâye, anı gibi değişik alanlarda eserler vermiş olan sanatçı daha çok romanları ile tanınmaktadır. Romanlarında önceleri kişisel konuları işleyen sanatçı daha sonra toplumsal konulara yönelmiştir. "Kiralık Konak"ta nesiller arası duygu ve düşünce farklılıklarını işleyen sanatçı, "Yaban" romanında Kurtuluş Savaşı yıllarında köy yaşamını, köylü - aydın çatışmasını işlemiştir."
Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi parçada "Yakup Kadri" okuyucuya tanıtılmış, sanatçının eserleri ile ilgili bilgiler verilmiştir. İşte öğreticiliği esas alan bu tür anlatıma açıklayıcı anlatım denir.
Tartışmacı Anlatım
Tartışma, kişinin kendisinden farklı düşünen kişi ya da kişileri kendi düşüncesine inandırma çabasıdır. Farklı düşünceler, farlı kişiler olacak ki kişi, karşısındakine kendi düşüncesini anlatma, onu kendi görüşüne inandırma çabası içinde olsun.
Demek ki tartışmacı anlatımda farklı konular işlenir ve bu farklı konulardan birinin daha doğru, daha güzel olduğu kanıtlanmaya çalışılır.
"İyi konuşmasını bilen iyi yazmasını da bilirmiş. Konuştuğumuz gibi yazmak olacak iş midir? Yazıda hani bizim konuşmamızın ateşi? Sesimizi de kâğıt üzerinde gösterebilir miyiz? Yazı hiçbir zaman konuşmanın tıpkısı olamaz. Konuşurken karşımızdakine başımız, ellerimizin hareketleriyle sesimizin türlü yükselmeli, alçalmaları ile anlatabildiğimiz şeyleri yazı ile anlatamaz, duyuramayız."
Bu paragrafta "iyi konuşmasını bilenin iyi yazıp yazmayacağı" konusu tartışılmıştır. Yazar yer yer sorular sorarak ve bu sorulara yine kendi cevaplar vererek biri ile konuşuyormuş izlenimini uyandırmış ve düşüncelerini bu şekilde anlatmıştır.
Öyküleyici Anlatım
Bir konunun, bir olayın bir ya da daha çok kahraman etrafında, belirli bir zaman ve yer içinde anlatıldığı anlatım tekniğidir.
Öyküleyici anlatım olay kaynaklı bir anlatım tekniğidir. Öyküleyici anlatımın olabilmesi için bir kişinin başından geçen bir ya da daha çok olayın olması gerekir. Bir kişinin başından geçenler, bir trafik kazası, bir futbol karşılaşması, geçmişte yaşadığı bir takım olaylar... öyküleyici anlatımın sınırlarına girmektedir.
"Karanlık bir kış gecesi saat üç sularıydı. Bilmem nereden eve dönüyordum. Herkes derin bir uykudaydı. O duruma gelmiştim ki kendisini dinleye dinleye kapılan insanlar gibi "Ah, bir polise rastlasam!" diyordum. Birden bire iki gölge gördüm. Biri hızlı hızlı sert adımlarla doğuya doğru giden ufak tefek bir adamdı. Diğeri sekiz on yaşlarında bir kız çocuğu."
Öyküleyici anlatımda her şey hareket hâlindedir. Varlıklar hayatın akışı içinde devamlı bir hareketlilik ve değişme içinde ele alınır. Yukarıdaki parçada bu görülmektedir.
Betimleyici Anlatım
Yazarın dış dünya ile ilgili gözlemlerini okuyucunun gözünde canlanacak şekilde anlatması ile oluşan anlatım tekniğine betimleyici anlatım denir. Görselliğin daha ağır bastığı bu anlatıma tasvir de denmektedir.
Betimlemede bir doğa parçası, bir bahçe, bir ev, bir dağ, hatta iç ve dış özellikleri ile bir insan ayırt edici yönleri ile anlatılabilir.
Varlıkların değişik yönleri anlatıldığından betimlemelerde sıfatlar çokça kullanılır.
"Güneş dağların arkasından çekilirken, son aydınlığını denize bırakıyor. Hava rüzgârsız. Deniz ince ince dalgalanıyor. Mavi sular biraz uzakta pembe oluyor, kırmızılaşıyor. Renkler yumuşak hatlarla birbirinden ayrılıyor. Karanlık bastırmadan önce renklerin denizdeki valsi bu, büyüsü..."
Betimlemelerin insanı konu alan kısmına portre denir.
Portrede insanın dış özellikleri ya da iç özellikleri yani karakteri ele alınabilir. Bazen ikisi de bir parçada iç içe olabilir.
"Kapıda yaşlı bir adam belirdi. Üzerinde biraz eski, açık mavi bir takım elbise vardı. Ceketin üst cebinde üçgen şeklinde kıvrılmış mendil, kravatıyla aynı renkteydi. Yer yer ağarmış saçlarını sol tarafa yatırmış, hâlâ siyahlığını koruyan bıyıklarını üst dudağının üzerini kapatacak şekilde bırakmış. Ayağında yıllar önce gençlerin oldukça rağbet ettiği ucu sivri ucu küt biçimli ayakkabılar vardı."
DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI
Bir de daha çok açıklayıcı ve tartışmacı anlatım tekniklerinin içinde kullanılan, düşünceyi geliştirme yolları vardır. Şimdi de bunları görelim.
Karşılaştırma
Birden fazla varlık ya da kavramın aralarındaki benzerlerini ya da farklarını ortaya koymak için başvurulan anlatım yoludur. Bunda amaç kavramın başka kavramlardan farklı yönlerini ortaya koymak, böylece onun belirgin özelliklerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktır. Ya da ortak yönler söylenerek bu özelliklerin daha iyi belirmesi amaçlanır.
"İnternet medyanın bir parçasıdır ancak çok seçeneğe sahip olması açısından medyadan daha üstündür. İnternette geri beslenme açısından müthiş bir olanak mevcut. Çok seçenek olduğu için insanları geleneksel medya gibi bir kulvarda tutamazsın. Bir gazeteyi al demekle, bir siteyi izle demek arasında çok büyük fark vardır. İnsan medyaya kıyasla internette sürekli yeni şeyler keşfediyor."
Tanık Gösterme
Yazar, okuru kendi düşüncelerinin doğruluğuna inandırmak için sözünü ettiği konuda söz sahibi olan birisinin sözünü yazısına alabilir. Böylece kendinin de haklı olduğunu belirtir. Tanık gösterilecek kişini sadece adının anılması yetmez. Ona ait sözün de yazıda olması gerekir.
"Türk şiirinde deha şairler çıktı. Fakat şiiri değerli kılan sadece daha şairler değildir. Küçük şairler de şiire katkıda bulunur. Eliot: 'Bir büyük şair vardır, bunlar edebiyatta devrim yaparlar. Bir de küçük şairler vardır ki onlar da bireysel ruh durumlarını dışa vuran çok güzel şiirler yazarak edebiyat dünyasını zenginleştirirler.' Sözleri ile bunu desteklemektedir."
Benzetme
Bir kavramı ya da varlığı başka kavram ya da varlığa ait özelliklerle anlatmadır.
"Deneme yazarı bir söz işçisidir. Onun bir kuyumcuya benzetirim ben kuyumcu nasıl değerli madeni bin bir özenle işleyerek çok değerli eserler oluşturursa, deneme yazarı da sözcükleri büyük bir dikkatle ve özenle bir araya getirerek eserini oluşturur."
Tanımlama
Sözü edilen kavram ya da varlığın ne olduğunun açıklanmasıdır. Daha çok açıklama ve tartışma tekniklerinde kullanılan bu yolla tanımlanan şeyin okurun zihninde daha kolay belirmesi amaçlanır. Parça içinde bir tek tanımın verilmesi tanımlama için yeterlidir.
"İnsanın bazen mırıltısı, bazen çığlığıdır öykü. Ölüme karşı başkaldırıdır. Kör geceye tutulan şavktır. Çölde bulunan vahadır. Bir anlığına bile olsa, bağımsızlıktır. Ölümlü, çaresiz hayatlarımızda, bir kavalcının nefesindeki ezgi, bir ekmekçinin koca hamur teknesine saldığı güzel mayadır...
Örneklendirme
Sözü edilen bir düşüncenin zihinlerde somut hâle getirilebilmesi için başvurulan bir düşünceyi geliştirme yoludur. Yerinde verilen bir örnek bazen söylenecek birçok sözden daha etkili ve kalıcı olabilir.
Bu bazen bir fıkra, bir eser, bir öykü olabilir.
"Toplumda insanlar arası güvensizlik, iletişimsizlik ve bencillik artarak devam ediyor. İnsanlar arsındaki uçurum her gün artıyor. Bu tablo karşısında derin bir ümitsizliğe düştüğümüzde bazen öyle insani olaylarla karşılaşıyoruz ki birden bire yüreğimizdeki kireçler çözülüyor; umutsuzluklar çiçek açan umutlara dönüyor. Bir sanatçımız için düzenlenen konser de bunlardan biri. Amansız bir hastalığa yakalanan bu müzisyeni iyileştirmek, onun tedavi masraflarını karşılamak için bütün müzisyen arkadaşları seferber olmuşlar."
1. PARAGRAFIN ANA DÜŞÜNCESİ (ANA FİKRİ)
Yazar veya şairler bir konu aracılığı ile belirli bir anlatım yöntemini kullanarak okuyucuya bir mesaj ulaştırır. Parçada okuyucuya verilmek istenen asıl düşünceye ana düşünce denir. Bir parçanın yazılmasının amacı ana düşüncedir, parçanın konusu da parçanın yazımı için araç niteliğindedir.
Ana düşüncenin bazı özellikleri:
» Ana düşünce bir yargı bildirir.
» Parça okunduğunda herkesin vardığı ortak düşüncedir.
» Parçayı kapsar nitelikte genel bir yargıdır.
» Parça tek cümle ile özetlenecek olsa bu ana düşünce cümlesi olur.
Bir parçada ana düşünceyi bulmak için şu yolu izleyebiliriz:
» Öncelikle konu bulunmalıdır.
» Yazarın konuyu ele alış amacının ana düşünceyi oluşturduğu unutulmamalıdır.
» Parçadaki bağlayıcı kavramlar varsa belirlenmeli; çünkü “kısacası, sonuçta, oysa, bence, özetle, aslında” gibi ifadelerden sonra ana düşünce gelebilir.
» Örnek verilmişse örnekten önceki yargının ana düşünceyi verebileceği hatırdan çıkarılmamalıdır.
İyi bir paragrafta ana düşünce bir cümle şeklinde parçanın başında, sonunda veya herhangi bir ye­rinde verilir. Paragraftaki diğer cümleler ise ana dü­şünceyi açıklayıcı ya da destekleyici nitelikte olur.
Ana düşünce, bazen de yazının bütününe sindirilmiş durumdadır. Bu durumda ana düşünce paragraf yorumlanarak, anlatılanlardan hareketle bulunur.
Bu bilgiler göz önüne alınarak ana düşünce bulu­nurken parçada şu sorulara cevap aranmalıdır:
- Yazar bu parçayı hangi amaçla yazmıştır?
- Bize ne anlatmak istemektedir?
Bu sorulara cevap aranırken karşımıza çıkacak dü­şünceleri, kendi görüşümüze göre değerlendirmemeliyiz. Parçada bizim kabul etmediğimiz, hatta tam tersini düşündüğümüz bir fikir işleniyor olabilir. Yazılanlar­dan hareketle ve yazara göre doğrular bulunmalıdır.
NOT 1: Parçanın ana düşüncesi, parçanın bütününü kapsar. Ana düşünce bulunurken sınırlamaya ve kapsayıcılığa dikkat edilmelidir. Ana düşünce olarak belirlenecek ifade parçanın tamamını kap­sayıcı nitelikte olmalıdır. Çünkü parçanın bir kıs­mını karşılayan düşünce ana düşünce olamaz.
Örnek
» ”Türk milletini şiirsiz düşünemeyiz. O, asırlar boyu şiirle düşünmüş, şiirle konuşmuştur. Kahramanlık­larını şiirle ifade etmiş; üzüntülerini, sevinçlerini şiir­le dile getirmiştir. Analar, çocuklarını şiirle avutmuş, şiirle uyutmuştur. Ölenlerin arkasından şiirle ağlanmıştır. Sözün özü, Türk milleti şiir zevki olan ve şiire yatkın bir millettir.”
Bu parçanın ana fikrini bulmak oldukça kolay. Çünkü yazar parçanın bütününde anlattıkları­nı “sözün özü” diyerek son cümlede özetlemiştir. Bu cümleden yola çıkarak bu parçada “Şiirin mille­timizin hayatında önemli bir yeri olduğu” düşünce­sinin vurgulandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eğer biz bu parçanın ana düşüncesi için “Şiir, insan yaşamında önemlidir.” belirlemesini yapmış olsay­dık hata ederdik. Çünkü bu düşünce parçada anlatılandan daha ge­nel bir yargıdır. Oysa parçada şiirin bütün insanlar için önemi değil, sadece Türk insanının yaşamında­ki yeri anlatılmış.
Eğer bu parçanın ana düşüncesi olarak “Türk mil­leti kahramanlıklarını şiirle ifade etmiştir.” belirleme­sini yapsaydık, yine hata yapmış olurduk. Çünkü bu sefer de ana düşünceyi oldukça daraltmış olurduk. Parçada, Türk milletinin kahramanlıklarını şiirle ifa­de ettiği anlatılmıştır; ama bu düşünce Türk milleti­nin yaşamında şiirin yerini anlatmak için kullanılmış yardımcı düşüncelerden sadece biridir. Yani parça­yı kapsayıcı nitelikte değildir. Dolayısıyla bu belirle­me de ana düşünce olamaz.
NOT 2: Ana düşünce bazen de parçanın girişinde yani ilk cümlede verilebilir.
Örnek
» ”Oyun, çocukların ruhsal eğitiminde önemli bir yer tutar ve gelişmelerini sağlar. Oyundan ve oyuncak­lardan mahrum bazı çocukların, gelecekte asık yüzlü, somurtkan ve çekilmez kişiler oldukları görül­müştür. Oyunlar, aşırı olmadığı sürece, çocuklar için vazgeçilmez eğlence kaynaklarıdır.”
Bu parçanın bütününde “oyun ve oyuncağın, çocu­ğun ruhsal gelişimi için gerekli olduğu” düşüncesi işlenmiştir.
Yazar bu ana düşünceyi zaten ilk cümlede “Oyun, çocukların ruhi eğitiminde önemli bir yer tutar ve gelişmelerini sağlar.” sözleriyle vermiştir. Daha sonraki cümlelerde ise bu düşüncesini açık­layıcı ve destekleyici açıklamaları sıralamıştır. De­mek ki bu parçanın ana düşüncesi ilk cümlededir.
NOT 3: Ana düşünce, bazı parçalarda son cümlede bu­lunabilir.
Örnek
» ”Kişilerin tek başlarına bir güçleri yoktur; çabaları­nın sonucu, dünyanın genel tablosu içinde pek fark edilmez. Hayatta işler, genel bir iş bölümüne göre yürütülür. Bu iş bölümünde tek adamın payı bir yağmur damlası kadardır. Gene de her damla, taş­kını artırır; her el insanlığın mutluluğuna ya da sefa­letine bir şeyler katar.”
Yazar bu parçada asıl mesajını son cümlede ver­miştir. Bu parçanın ana düşüncesi: “Gene de her damla, taşkını artırır; her el insanlığın mutluluğuna ya da se­faletine bir şeyler katar.” cümlesinde gizlidir. Biz bu cümleden “Dünyanın iyi veya kötü oluşunda her ferdin payı vardır.” sonucunu çıkarabiliriz. Bu yargı ana düşüncedir.
NOT 4: Ana düşünce bazen yazının içinde bir cümle ola­rak geçmez. Ana düşünce parçanın bütününde olabilir. Okuyucu, bütün parçayı değerlendirerek ana düşünceye kendisi ulaşır.
Örnek
» ”El halısında desen, göz değmesin diye nazar bon­cuğu; serilen eve bolluk getirsin diye bereket ağa­cı; birlik ve beraberlik, dirlik ve düzen getirsin diye zincir hâline getirilmiş halkalar şeklinde gösterilir.”
Bu parçanın konusu “halı desenleri”dir. Ancak par­çanın ana düşüncesi doğrudan verilmemiştir. Bunu biz bulacağız. Yazar parçada halı desenlerinin anlamlarından bahsediyor ve örnekler veriyor. Öyleyse bu yazının amacı “Halıdaki desenlerin ken­dine özgü anlamları vardır.” düşüncesini okuyucuy­la paylaşmaktır, diyebiliriz.
NOT 5: Bazı parçalarda asıl mesajı dolaylı olarak verilir. Bu yapılırken karşılaştırma ve benzetme yapılır. Bu tip parçalarda ana düşünce parçada bir cüm­le olarak geçmez. Ana düşünce, parçanın bütü­nüne sindirilmiş biçimdedir ve okuyucunun bul­ması amaçlanır.
Örnek
» ”Şimdi bir heykeltıraş düşününüz. Gevşek ve çürük bir zemin üzerine güzel, mükemmel bir heykel yap­maktadır. Bu heykeli bir an için herkes beğenebilir. Fakat zemin çürük olduğundan bu heykel yaşaya­maz. Harçlarla ne kadar kuvvetli dayanak yapılırsa yapılsın yıkılır. Çünkü zemini gevşektir.”
Yazar, parçada bir olay anlatmakla söze başlamış. Bu olay çürük bir zemine yapılan bir heykelle ilgilidir. Yazar sonra da bu olayla ilgili hükmünü vermiştir: “Sağlam zemine inşa edilmemiş eserler mükem­mel de olsa ayakta duramaz.” Yazar aslında bunu anlatmak istemiyor. Bu olayı hikâye ederek okuyu­cunun bir genellemeye ulaşmasını istiyor. Bu genelleme “Her iş önce sağlam bir temele dayanmalı­dır.” düşüncesidir. Parçanın ana düşüncesi de budur.
NOT 6: Bazen de parçada anlatılanlar seçeneklerde bir atasözüyle karşılanır. Parçada anlatılanları o ata­sözü kapsar.
Bu sorularda metin, aslında bir atasözünün açıkla­masıdır. Dolayısıyla seçeneklerde ana düşünce ola­rak bir atasözü yer alır. Sorular çözülürken atasözü bilgisi gerekir.
Örnek
» ”Hayat riskler üzerine kurulu. Riske katlanmayı gö­ze alamayan, büyük sıçramalar yapamıyor. Büyük sıçramayı göze alanlar ise düşme riskini de kabul etmek zorunda kalıyor.”
Bu parçayla ilgili “Paragraftaki düşünceye uygun atasözü aşağıdakilerin hangisidir?” şeklindeki bir soruya cevap olarak “Korkak bezirgan ne kâr eder ne zarar.” atasözünü verebiliriz ve bu atasözü de parçanın ana düşüncesi olur.
NOT 7: Bazı şiirlerin de ana düşüncesi vardır. Bu ana dü­şünceler atasözü ile de ifade edilebilir.
Örnek
» ”Her canlıya Hak, lâyık olan cevheri verdi.
Tırtıl iki diş bulsa eğer, ormanı yerdi.
Şayet kediler, haftada bir gün uçabilse,
Dünyada bütün serçelerin nesli biterdi.”
Bu şiirin ana düşüncesi ilk mısradadır. Şair sonraki mısralarda ise ilk mısrada verdiği ana düşünceyi ör­neklerle açıklamaya çalışmıştır. Öyleyse ilk cümleden yola çıkarak bu cümlenin ana düşüncesi olarak “Allah, her canlıyı kendine özgü yeteneklerle donatmıştır.” diyebiliriz.

2. PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCELER
Parçada ana düşünce ortaya konurken bu düşün­ceyi açıklayıcı ve destekleyici nitelikte başka dü­şüncelerden yararlanılır. İşte parçada ana düşünce­ye zemin oluşturan bu düşüncelere yardımcı dü­şünce denir.
Dört ayaklı bir sandalye düşünün. Bu ayaklardan hiçbiri tek başına bir sandalyeyi oluşturmaz. Ancak dördü bir araya geldiğinde sandalye oluşur ve kul­lanılır duruma gelir. İşte parçadaki yardımcı düşün­celerin her biri, sandalyenin ayaklarından biri gibi­dir ve bunlar ana düşünceyi ayakta tutar.
Yardımcı düşünceler;
»  Parçada sayı olarak birden fazladır.
»  Parçayı tam olarak kapsamaz.
»  Ana düşüncenin sınırlarını çizer.
»  Ana düşüncenin anlaşılmasını sağlayıcı nitelik­tedir.
Sorularda bizden parçada yer almayan yardımcı düşünceyi bulmamız istenir. Dolayısıyla bu sorular olumsuz soru şeklindedir. Yardımcı düşünce soruları iki şekilde çözülür:
Birinci yöntem: Önce soru metni, sonra parça, daha sonra da seçenekler okunur. Bu işlemden sonra seçeneklerdeki ifadeler parçadaki cümle­lerle tek tek karşılaştırılır.
Parçadaki cümleler ya aynıyla, ya bölünerek bir kıs­mıyla ya da özü bozulmayacak şekilde biraz değiş­tirilerek üç seçeneğe yerleştirilmiştir. Yapılacak iş, bu cümlelerle uyum sağlayan seçenekleri bire bir eşlemektir. Açıkta kalan seçenek, parçada olmayan düşüncedir.
İkinci yöntem: Önce soru okunur. Sonra dik­katli bir şekilde parça okunur. Daha sonra par­çada anlatılanlar akılda tutularak seçenekler tek tek okunur. Bu okuma esnasında parçayla uyum sağlamayan, parçada olmayan seçenek bulun­maya çalışılır.
Bu yöntem zaman almaz; yalnız bazen parçada anlatılanlar akılda tam olarak kalmadığından yanlış bir sonuca ulaşılabilir.
Örnek Soru
Başarıya giden yolda insanın ilk büyük düşmanı tembelliktir. Burada tembelliği tanımlamaya gerek yok. Onu herkes az çok tanır. Ancak söylemek ge­rekir ki tembellik insanın karşısına çıkıp yiğitçe sa­vaşmaz. Biçimden biçime girerek insanı alt etmeye çalışır.
Parçaya göre, tembellik için aşağıdakilerden han­gisi söylenemez?
A) Her zaman ayrımına varılmayan bir tehlike olduğu
B) İnsana yabancı olmayan bir davranış olduğu
C) Her insanı ayrı biçimde etkilediği
D) Öz güveni olmayan insanları kendine tutsak ettiği
Çözüm:
Parçanın sonundaki “Biçimden biçime girerek insa­nı alt etmeye çalışır.” ifadesinden A,
“Onu az çok herkes tanır.” cümlesinden B,
“Biçimden biçime girerek insanı alt etmeye çalışır.” ifadesinden C seçeneği çıkarılabilir. Çünkü biçimden biçime girmede herkese farklı görünme söz konu­sudur.
D seçeneğindeki “Öz güveni olmayan insanları kendine tutsak ettiği” yargısına ulaşmamızı sağla­yacak bir ipucuna parçada rastlayamıyoruz.
Doğru cevap D.

3. PARAGRAFIN KONUSU
Üzerinde durulan, hakkında yazı yazma gereği hissedilen her türlü kavrama konu denir. Konu, yazarın mesajını okuyucuya ulaştıran bir araçtır. Yani yazının yazılış amacı değil, amaca götüren bir araçtır.
Parçanın konusu bulunurken şunlara dikkat edilmelidir:
» Parçada en çok tekrar edilen sözcükler üzerinde yoğunlaşılmalıdır.
» İlk cümlelere dikkat edilmelidir, çünkü konu ilk cümlelerde verilebilir.
» Konu, parçanın tamamını kapsar nitelikte olmalıdır. Ancak konuyu ararken genellemeye gidilmemelidir. Konu, mümkün olduğunca parçayı da kapsayıcı şekilde daraltılmalıdır.
Örnek
» “Herkes lider olamaz. Kitleleri peşinden sürükleyip götürebilmek için birçok olumlu niteliğin bir kişide toplanması gerekir. Bilgi, çalışkanlık, disiplin, kariz­ma, iyi hitabet, güçlü sezgiler… Bu nitelikler de yet­mez. Ayrıca lider çok okumalı, çok çalışmalıdır. Toplum için fedakârlıkta bulunmalıdır.”
Parçada “lider”den söz edildiğini görüyoruz. Yalnız, “lider” çok geniş kapsamlı bir söz. Acaba parçada “lider” hangi yön­den sınırlandırılmış?
Yani parçada;
“Liderin topluma katkılarından mı,
“Lider yetiştirmenin önemi”nden mi,
“Liderin görevlerinden mi söz edilmiş?
Hayır, hiçbiri değil. Paragrafta “çalışkanlık, disiplin, iyi hitabet” gibi özelliklerden söz edilmiş. Bu özel­likleri taşıyan kişilerin lider olabileceği belirtilmiş. O hâlde parçada “liderin özellikleri” üzerinde durul­muş. İşte konuyu bulmuş olduk: Liderin özellikleri.

4. PARAGRAFIN BAŞLIĞI
Konuyu en iyi şekilde kapsayıp yansıtan ve birkaç sözcükten oluşan sözcük grubuna başlık denir.
Başlık;
» İlgi çekici ve düşündürücüdür.
» Konu hakkında bilgi verir.
» Ana düşünceyi çağrıştırır.
» Parçanın bütünü okunduğunda daha iyi kavranır.
Hem şiirin hem de paragrafın bir başlığı olabilir.
Örnek

»”Çocuklar doğar.
Dünyaya bakar,
Sevimli mi sevimli
Yürüdükçe,
Yol yordam öğrenir.
Uçtukça uçar.
Koştukça bir ceylan gibi”
Bu şiire “Çocuklar” başlığını koyabiliriz. Çünkü şiirde doğan, büyüyen, sevimli mi sevimli çocuk­lardan söz edilmektedir.

» “Bir yazarın bütün ustalığı, iyi tarif ve iyi tasvir et­mekten ibarettir. Yazılan şeyin doğal, kuvvetli ve gü­zel olması için gerçeği ifade etmesi gerekir. Okudu­ğunuz bir eser sizi fikirce yükseltir, içinizi asil duy­gularla doldurursa, onu değerlendirmek için başka bir ölçü aramayınız. Eser iyidir ve usta elinden çık­mıştır.”
Bu parçada ise “Usta Yazar” başlığını kullanabiliriz.

5. PARAGRAFIN ANAHTAR KELİMESİ
Bir cümlenin veya sözün yansıtmak istediği anlam için en büyük ipucunu veren ana kavram veya keli­meye anahtar kelime denir.
Örnek
» “Okuyarak olayların ve gelişmelerin iç yüzünü öğre­nen bir kişi, öncelikle kendine olan güvenini artırır. Bu ise aynı zamanda düşünce ufkunu geliştirip ge­niş bir görüş açısı sağlayarak olayları inceleme ye­teneği kazandırır. Ayrıca okuyan kişiler çok okuma­nın beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığı­na sahip oldukları için, etkileyici ve güzel konuşa­rak hitap ettikleri kişilerde etki de uyandırırlar.”
Bu metindeki “okumak, öğrenmek, güven, düşün­ce ufku, kelime dağarcığı” gibi sözler anahtar keli­medir.

6. PARAGRAFTA SORU
Bu tip sorular da konu ile ilgilidir. Çünkü sorulan bir soruya karşılık birtakım açıklamalar yapılmaktadır.
Parçanın hangi sorunun cevabı olduğu sorulur. Parçada anlatılan bilgiler, soru hakkında bize ipucu verecektir. Bu tip soruları çözerken parçanın ilk cümlesine dikkat etmek gerekir. Parça “evet, hayır” gibi ifadelerle başlıyorsa bu sözcükler de bizim için ipucudur.
Örnek Soru
Deneyimle yetişmiş kişiler de kimi işleri yapabilir, başarabilirler. Yaptıkları işler üzerine yargıda da bu­lunabilirler. Ancak yapılan işle ilgili durumları, her yönden ele alıp incelemek, düzenlemeler yapmak ve çözüm önerileri bulmak özellikle bilgili kişilerin işidir.
Bu açıklama aşağıdaki sorulardan hangisine kar­şılık olabilir?
A) Sorunların çözümünde bilginin ve deneyimin payı nedir?
B) Ezber bilgi mi yoksa deneyimle edilen bilgi mi daha değerlidir?
C) Deneyimli ve bilgi insanlar işlerinde neden daha kararlı olurlar?
D) Bilgiye ulaşmada deneyimin ve gözlemin önemi nedir?
Çözüm:
Parçada iki kavramla ilgili açıklama yapılmıştır: De­neyim ve bilgi. Problemlerin çözümünde deneyim önemli, fakat bu tek başına yeterli olmaz. Bilgi de gerekli. O hâlde bu parça “Sorunların çözümünde bilginin ve deneyimin payı nedir?” sorusunun ceva­bıdır.
Cevap A’dır.

7. METİNDE OLAY, ZAMAN, YER, ŞAHIS VE VARLIK KADROSU
Yer, zaman, şahıs öğeleri kullanılarak belirli bir kural çerçevesinde oluşturulan edebî metinlere olay yazı¬ları denir. Öykü, roman, masal, fabl gibi türler olay yazılardır.
Örnek
» “Güneşli bir nisan sabahıydı. Çoban Haydar, her zamanki gibi koyunları ve keçileri ahırdan çıkarıp köylerinin yanındaki meraya doğru yola koyuldu. Amacı sürüyü otlatmak, kış boyunca iyi beslene­meyen koyunları ve keçileri taze otlarla iyice do­yurmaktı. Köyün hemen yanındaki bu mera, ba­har gelince bereketlenir, yeşilin bin bir tonuyla bezenirdi.”
Yukarıdaki paragrafın olay, zaman, mekân ve şahıs kadrosu şöyledir:
Olay: Haydar’ın sürüyü meraya götürmesi
Zaman: Nisan sabahı
Mekân: Köyün yanındaki mera
Şahıs Kadrosu: Çoban Hayda

8. PARAGRAFTA DUYGULAR
Paragrafta yazarın iç dünyasına ait pişmanlık, küçümseme, beğenme, korku, sitem vb. izlenimlere yer verilmesidir.
Örnek
» Dışarıda çok güzel kar yağıyordu. Pencerenin önüne oturup kar yağışını seyrediyor, kar tanelerinin beyaz gülücükler dağıtarak süzüle süzüle yere inmesini seyretmekten büyük sevinç duyuyordum. Bu sırada yandaki kanepede oturan dedeme heyecanla seslendim: “Dede, bak! Her yer nasıl da bembeyaz oldu!” Dedem dışarı baktı ve bana; “Evet benim güzel kızım, tıpkı pamuk tarlası gibi.” dedi.
Yukarıdaki parçada yazar “neşe, heyecan” duygularından yararlanmıştır.

9. PARAGRAFTA DUYULAR
Parçada yazar “görme, işitme, dokunma (hissetme), tatma, koklama” duyularından yararlanabilir.
Örnek
» Bu mahallede oturanlar yaz sabahları ağaçlara yuva yapan bülbüllerin sesleriyle ve mis gibi kokan çiçeklerle uyanırlar. Ancak güneş, perdeleri ara­layıp odalara sızdığında duyulan sadece kuş ses­leri değildir. Çocuklar uyanmış ve cıvıl cıvıl sesle­riyle sokakta oynamaya başlamışlardı.
Yukarıdaki paragrafta yazar “görme, işitme, kokla­ma” duyularından yararlanmıştır.

10. PARAGRAFTA KARAKTER
Bir bireyin kendine özgü yapısı, onu başkasından ayıran temel belirti ve bireyin davranış biçimlerini belirleyen özelliklere karakter denir. “Uysal, kararlı, inatçı, sorumluluk sahibi, disiplinli” gibi kavramlar karakterdir.
Örnek
» “Vatanını ve milletini çok seven Atatürk, bu uğurda canını feda etmekten kaçınmazdı. Ülkesi ve milleti için girdiği savaşlarda hep ön safta yer alması bu­nun en güzel örneğidir.”
Yukarıdaki parçada Atatürk’ün karakterlerinden bi­ri olan “vatanseverlik” dile getirilmiştir.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
;